Günlükler 2005

10.08.05

Amaçlar:
Türk ve Ermenilerin arasında yeterince iletişim, irtibat olmadığına inanıyorum.
TESEV raporuna göre birbirimizi tanımıyoruz.
Türkiye'de Türk-Ermeni arkadaşlarım var; hepsini de çok seviyorum. Demek ki başka Ermeniler'i de sevebilirim :).
Yeni bir kültürle karşı karşıya gelmek beni her zaman mutlu eder ve düşündürür.
İnsanlığın ortak bir tarihi olduğunu ve özellikle bizim yani Türklerle Ermenilerin çok fazla ortak yanı olduğunu düşünüyorum.
Herkesi öncelikle 'insan' olarak görmek istiyorum (çünkü öyleyiz, değil mi ':))
İnsanların insan hakları konusunda yapmaları gereken çok şey olduğuna inanıyorum. Yeni sorunlar çıkartmak yerine, ortak sorunlar üzerinde çalışmalıyız.
M. Belge ve F. Kentel'in derslerinin heyecan verici olacağını düşünüyorum.
Milli eğitimden aldığımız eğitimin yol açtığı bir takım önyargıları kırmak ve yapısökümüne uğratmak istiyorum. 

11.08.05
Dün hakkında düşünceler...

En şaşırtıcı olay Ermeni öğrencilerin 'imam bayıldı'nın anlamını öğrenmeleri oldu. Kendi annelerinin de bunu pişirdiğini ve tadının da çok benzer olduğunu söylediler; ama 'imam bayıldı' ismi onları çok güldürdü. Murat Belge'nin teklifine tamamen katılıyorum; 1915'te olanların tanınmaması ve kurbanlaştırma diskuru sorunun çözümünü daha da zorlaştırıyor. Gece bazılarımız bir odada toplandık ve birlikte şarkı söyledik. Hem Ermenice hem de Türkçe şarkı söyledik ve birbirimiz için şarkıları tercüme etmeye çalıştık.

12.08.05
St. Pierre Kilisesi günümün en heyecan verici kısmıydı. Isabella'dan kilise ve Hıristiyanlığın doğuşu hakkında bir sürü bilgi aldım. Komik olan şey oradaki görevli rehberdi; turistlerin hepsinin Ermeni olmasına rağmen o bütün hikayeyi İslam'la bağlantılı olarak; İslam'a göre anlattı. Dolayısıyla, Ermeniler'e İsa'nın aslında Tanrı olmadığını sadece Tanrı tarafından kutsal kitap gönderilmiş bir peygamber olduğunu anlatması çok saçmaydı.

Akşam yemeğinde Gayane'la Türkiye ve Ermenistan'daki siyasal sistemin her açısını konuştuk. Bu konuları Ermeni bir kızla konuşmak çok ilginç ve heyecan verici oldu; çünkü ikimizde diğer ülkeyle ilgili hiçbir şey bilmiyorduk. Sonra dil kursu (gerçek olan!) başladı. Birçok Türkçe kelime öğrettik; mesela 'delikanlı.' 'Dolma'nın da ortak bir kelime olduğunu anladık.

15.08.2005
Vakıflıköy'ü görmek bir Türk genci için çok heyecan vericiydi ki Osmanlı zamanında henüz 'arındırılmamış' nüfusu bilmiyoruz bile. Bu bana, milliyetçiliğin bir gün sona erebileceğini düşündürdü; çünkü bizim (insanlık olarak) ortak bir tarihimiz vardı ve kozmopolit şehirlerde yaşıyorduk. Bence kozmopolit olan şehir New York değil; Antakya! :) Titus da çok güzeldi, köşelerdeki desenleri çok beğendim. Savon Otel'deki düğün de unutulmamalı; orada dansettik ve çok eğlendik. Çok fazla yazacak şeyim var ama vaktim yok.

15.08.05
Vakıflıköy'ü görmek bir Türk genci için çok heyecan vericiydi ki Osmanlı zamanında henüz 'arındırılmamış' nüfusu bilmiyoruz bile. Bu bana, milliyetçiliğin bir gün sona erebileceğini düşündürdü; çünkü bizim (insanlık olarak) ortak bir tarihimiz vardı ve kozmopolit şehirlerde yaşıyorduk. Bence kozmopolit olan şehir New York değil; Antakya! :) Titus da çok güzeldi, köşelerdeki desenleri çok beğendim. Savon Otel'deki düğün de unutulmamalı; orada dansettik ve çok eğlendik. Çok fazla yazacak şeyim var ama vaktim yok.

16.08.05
Dünün en komik kısmı Ortodoks kilisesiydi; orası benim için insanlık ve din dersi karışımı bir şey oldu. Kimse, 'insan nedir' sorusuna cevap veremedi. :)

Umarım Erivan'da da böyle bir şey olur; ama güvenli bir şekilde. Çünkü Gevorg'un Ermenistan'daki Türk izlenimlerine dair sunumu doğruysa (hainler, katiller vs.) güvenliğe ihtiyacımız olacak.

Savon'da hiçbir şey yemek istemiyorum; bence Antakya mutfağı hiç de o kadar güzel değil; künefe hariç. Ortak bir karar verdik ki tahinsiz humus daha lezzetli oluyor. Genel olarak Ermeni grubunu çok sevdim.

Şu anda Manan alkollü içeceklerle ilgili konuşuyor. Toygar benim dikkatimi dağıtmaya çalışıyor. :) Hazar Sinan Ağabey'le çok tatlı; şimdi önümüzden geçtiler. Celil'in sesini duyuyorum; onun İngilizce'si biraz komik, İngiliz aksanı var; mesela 'I heaaaa' ('I hear' demeye çalışıyor) Mali onun taklidini çok komik yapıyor. Bugün ne yazacağımı bilemiyorum aslında. Belki de Antakya'da Ermeniler'le yaşamanın dışında başka bir hayatım daha olduğunu düşünme kabiliyetimi kaybettim. Hey! Hayatımı geri verin. :P :)

Yaz okulu programları, Türkiye ve Ermenistan’dan sekiz sivil toplum örgütünün, Avrupa Birliği’nin İstikrar Aracı desteğiyle hayata geçirdiği “Ermenistan-Türkiye Normalleşme Süreci Destek Programı” kapsamında düzenleniyor.
 
Türkiye-Ermenistan ilişkilerinin normalleşmesine ve kapalı sınırın açılmasına yönelik sivil toplum faaliyetlerini desteklemek için geliştirilen program; iki ülke halkı arasındaki temasların artırılmasını, iş dünyası içinde bağların güçlendirilmesini, eğitim ve kültür faaliyetlerinin teşvik edilmesini ve her iki toplumun tarafsız bilgiye erişiminin kolaylaştırılmasını hedefliyor.
 
Ocak 2014’te başlayan ve 18 ay boyunca devam edecek olan bu programı, Ermenistan’dan Civilitas Foundation (CF), Eurasia Partnership Foundation (EPF), Public Journalism Club (PJC), Regional Studies Center (RSC); Türkiye’den Anadolu Kültür, Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı (TEPAV), Helsinki Yurttaşlar Derneği (hYd) ve Hrant Dink Vakfı’ndan oluşan bir ortaklık yürütüyor.

Programda, iki ülke halklarının birbirlerini daha iyi anlayabilmesine katkı sağlamak üzere, gençler, öğretmenler, sanatçılar, mimarlar ve girişimcilerin sınır ötesi buluşmaları ve işbirliklerini destekleyici atölye, eğitim, değişim programı, burslar ve seyahat destek fonu gibi olanaklar sağlanacak, televizyon programları ve yurttaş gazeteciliği gibi destek medya çalışmaları yürütülecek. Ayrıca ekonomik alan araştırmaları, toplumda tanınmış isimlerle geçmişe dair söyleşiler ve üst düzey politika yapıcılar arasında fikir alışverişleri de program kapsamında yer alacak. 

Daha fazla bilgi için: www.armenia-turkey.net